Mahkeme Kararlarını Tanımama Hakkı

Sakın ola, “böyle bir hak mı olur?” demeyin. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adıyla bizlere sunulan bu yönetim biçiminde nasıl yargısız infaz, adaletsiz vergi, yandaşın kayırılması, değerlerimize saldırılması normal ...

Köşe Yazıları Yayın: 20 Ağustos 2024 - Salı - Güncelleme: 20.08.2024 01:03:00
Editör -
Okuma Süresi: 6 dk.
349 okunma
Google News

Sakın ola, “böyle bir hak mı olur?” demeyin. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adıyla bizlere sunulan bu yönetim biçiminde nasıl yargısız infaz, adaletsiz vergi, yandaşın kayırılması, değerlerimize saldırılması normal sayılabiliyorsa iktidarı elinde tutanlar; mahkeme kararlarını da tanımazlar, vatandaş olarak bizleri de!


Muhaliflere fikirlerini açıklama, örgütlenme, eşit yurttaşlık hakkını bile çok gören, neredeyse yaşama hakkını elinden alan bu yönetim şimdi de bir normalleşmedir tutturmuş, bir süre de gündemi böyle meşgul ediyor.


Geçtiğimiz günlerde Türkiye Büyük Millet meclisinde yaşananları hep birlikte ibretle izledik.

Kendi partisi adına “Meclis İdare Amiri” olarak görevlendirilen eski bir futbolcu vekil normalleşme tiyatrosunun gerçek yüzünü göstermiş oldu.


İki dönemdir mecliste milletvekili olarak görev yapan bu şahsın görevi meclis iç tüzüğünde şöyle yazıyor.


“İdare amirleri; sükun ve düzenin korunması, görüşmelerin açıklık ve serbestliğinin sağlanması ve gereken hallerde emniyet kuvvetinin kullanılmasında Başkanlığın yürütme vasıtalarıdır; ortak sorumluluk içinde görev yaparlar ve yetki kullanırlar.”


Meclis İdari Amiri olarak Meclis Başkanlık Divanında görev yapan bu vekili mecliste kavga çıkarmak dışında göremedik ne yazık.


Seçildiğinde kürsüye gelip yemin etmenin dışında o kürsüyü bir kez olsun kullanmayan ne bir soru önergesi ne yasa teklifi vermeyen, ülke sorunlarıyla ilgili tek bir kez bile fikir beyan etmeyen bu şahsın mecliste ne işi var?


Gerçi asıl sorulması gereken; bu tür insanları siyasi partiler meclise niye taşırlar?


Kabul etmek gerekir ki, çok sadık bir görev adamıdır ve kendisine verilen bu görevleri layıkıyla yerine getirmektedir.


Şimdiye kadar dahil olduğu tüm şiddet eylemleri bilinçli ve kasıtlı gerçekleştirilen organize olaylardır.


Mecliste yaşanan bu olay tamamen önceden tasarlanmış bir provokasyondur.


Kendi seçim bölgesinde orman yangınları olurken, mecliste kürsüye yürüyen, bir başka vekile saldıran Alpay Özalın bu cesareti nereden alıyor?


Partisinin Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan; demokrasi, laiklik ve hukukun güvencesi Anayasa Mahkesi kararlarını tanımıyor ve her fırsatta bunu dile getirmekten sakınmıyorsa, yüksek yargı organlarını, Baro’yu, Türk Tabipler Birliğini terör örgütü olmakla suçluyorsa bu vekilde kendisine sunulan bu görevin gereğini yerine getiriyor.


İşin ilginç yanı tüm dünyanın gözü önünde yaşanan olaylarda Cumhurbaşkanı ve ortağı Bahçeli TBMM nin ve onun çıkardığı yasaların güvencesi sayılan Anayasa Mahkemesinin kararlarını yok sayabiliyor.


Anayasa Mahkemesi ve Meslek Odası yöneticilerini en ağır hakaretlerle suçlayabiliyor, gece yarısı kararnameleriyle ülkenin kaderini etkileyecek kararlara imza atabiliyor.


Sonra da hiçbir şey olmamış gibi, yumuşamadan, normalleşmeden, adaletten, özgürlükten, ekonomik büyümeden söz ederek aklımızla alay ediyor.


Oysa ne Roboski’de öldürülen çoğunluğu çocuk yaşta 34 köylüyü, ne Taksim 1 Mayısta, Kahramanmaraş’ta, Çorum’da, Ankara Garı ve Madımak katliamlarında yok edilen canları unutamıyor aklımız.


O alay ettikleri aklımız gezi mağdurlarını da, onlara yapılan haksızlıkları da, cezaevinde rehin tutulan siyasileri, akademisyenleri, gazetecileri de unutmuyor.

Kemal Türkler’de, Uğur Mumcu’da, Hrant Dink’te, faili meçhullerde yitirdiğimiz on binlerce yurttaşımızda bir mıh gibi kazılı duruyor aklımızın bir köşesinde.


Maden facialarında, orman yangınlarında, tren kazalarında, siyasi cinayetlerde yapılanları da unutmuyor aklımız.


Son yaşadığımız depremlerde kaybettiklerimizi de, yaşanan ihmalleri, hukuksuz yargılamaları da unuttuk sanmayın sakın.


Ne can Atalay’a uyguladığınız yargısız infazı ne de babasını Gezi tutuklusu olarak hapiste tuttuğunuz Vera’nın yürek yakan özlemini unutmadık, unutturmayacağız.


Umarım muhalefet partileri de unutmaz bu yapılanları.


İktidarın yumuşama, normalleşme senaryolarına kanıp toplumsal hafızamıza ihanet etme gafletini göstermezler.


Yerel yönetim seçimlerindeki başarısından sonra yeniden halkın umudu haline gelen CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in ülkede siyasette diyalog ve iş birliği amacına yönelik tavır ve politikalarını anlayışla karşılasak da geçmişte tutulmayan sözleri, ihanete varan geri dönüşleri de unutmadı henüz aklımız.


Kimse aklımızla alay etmeye kalkışmasın.


Bırakın iktidardan yumuşama ve anlayış beklemeyi, onların en normal tavırlarının bile şiddet içerdiğini, gizli ajandalarını, rant paylaşımı uğruna yapılan gizli pazarlıkları bu halk artık unutmuyor.


Halk geçmişten günümüze yaşanan tüm cinayetlerin, yağma ve talanın, hukuksuzlukların hesabının sorulmasını istiyor.
Bunu yapmayanları da aklımızın bir köşesine yazmayı biliriz elbet.


AYHAN ONGUN(Gazeteci-Yazar) 19.08.2024/BODRUM

Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.