Sağlık Olsun !

Günlük yaşamda sıkça kullandığımız bir sözcüktür “Sağlık Olsun.”

Köşe Yazıları Yayın: 13 Ağustos 2024 - Salı - Güncelleme: 13.08.2024 01:11:00
Editör -
Okuma Süresi: 6 dk.
378 okunma
Google News


Günlük yaşamda sıkça kullandığımız bir sözcüktür “Sağlık Olsun.”


Özellikle de bir iş ya da konu istediğimiz biçimde sonuçlanmamışsa biraz sitem biraz öfke ve bazan da ironi yaparak “Sağlık olsun.” deriz.


Belli ki, istenmeyen bu durum bizi çok fazla etkilemeyecek, olumsuzluk yaratmayacak bir şeydir ve bizi pek sıkıntıya sokmaz.


Ama konu gerçekten sağlıksa, yaşamımızı, günlük faaliyetlerimizi etkileyecek bir sorun varsa orada “Sağlık olsun.” Diyemiyoruz.
Yaşam kalitemizi düşüren bir sağlık sorunu olduğunda sanki sihirli bir gücü varmış gibi doktorlardan mucizeler bekleriz.


40-50 yıl belki daha fazla süre bedenimize gerekli özeni göstermeyen, çok hor kullanan bizler, iş doktora geldi mi bir günde tüm sağlık sorunlarımızı halletsin, bizi tekrar eski sağlığımıza kavuştursun isteriz.


Hele de ağrılı, sancılı ağır seyreden bir rahatsızlığımız varsa zaten psikolojik olarak asabiyizdir, patlamaya hazır bomba gibiyizdir.
Oldu bitti doktor-hasta ilişkisi sorunlu bir ilişkidir.


Doktor ya da diğer sağlık çalışanlarının zor çalışma koşulları, ağır iş yükü, ekonomik ve sosyal sorunlardan paylarına düşen stresi, hasta ve hasta yakını bilmez.


Hasta ya da yakınlarının içinde bulunduğu travmayı, beklediği ilgi ve yakınlığı, o aşamaya kadar çektiği sıkıntıları da tüm sağlık çalışanlarının aynı duyarlılıkta karşılamalarını beklemekte fazla iyimserlik olur.


Bu sorunlu ilişki de taraflardan birinin anlık öfkesi ya da kontrolsüz davranışları ister istemez sağlıkta şiddet olgusunu da beraberinde getirir

Dikkat ederseniz toplumda şiddet en çok hasta muayeneleri, doktor kontrolleri ya da yüksek geldiği iddia edilen hesapların ödenmesi sırasında gerçekleşir.


Bir yanda pandemi gibi insan yaşamını derinden etkileyen salgın günlerinde canlarını ortaya atarak, ölümüne gayret gösteren sağlık çalışanları,


Diğer yanda vatandaşına yeterli maskeyi bile temin edemeyen ve hatta bu sağlık krizinden bile siyasi yarar bekleyen bir iktidar.
Bir yanda uygun çalışma koşulları ve geçinebilecek bir ücret talebinde bulunan doktorlar, hemşireler, sağlık personeli,


Diğer yanda her fırsatta muhalif duruş sergileyen vatandaşına hakaret eden, azarlayan daha olmadı baskılayan, gözaltına alan, tutuklayan bir iktidar.


Tüm bu yapılanlara karşı tahammül sınırlarını zorlasa da kendisine bu ülkede bir gelecek görmediği için yurt dışına giden doktorlarımız,


Öte yanda çok basit ve kişisel gerekçeler, anlamsız gerilim ve ölçüsüz davranışlarla sağlık çalışanlarına şiddet uygulayan vatandaşlar.
Her iki tarafı da anlamaya çalışsak da sonuçta hangi gerekçeyle olursa olsun fiziksel, ekonomik, cinsel ya da psikolojik hiçbir şiddet kabul edilemez.


Kuşkusuz şiddet sarmalı öyle yükseldi ki yaşamın her alanında, her koşulda ve ortamda uygulanmaya devam ediyor.


Şiddeti uygulayanlara caydırıcı cezalar öngörülmemesi de zaten bu konuya meyilli vatandaşı daha da cesaretlendiriyor.


Tüm bunları niye yazdım.
Geçtiğimiz günlerde Bodrum’da hasta yakınları tarafından saldırıya uğrayan ve yoğun bakıma kaldırılan 40 yıllık Aile Hekimi Hürkal Tezvar 15 günlük tedavisinin ardından bugün taburcu edildiği özel hastanede basın mensuplarına ilginç açıklamalarda bulundu.


Hekimliğe geri dönmeyi düşünmediğini söyleyen Tezvar şunları söyledi. ;“Hekimliğe geri dönmeyi düşünmüyorum. Ben şunu gördüm, kırk yıl hizmet verdiğim kurumda zihniyet dünyalarımız çok farklıymış. Dolayısıyla hizmet vermeyi düşünmüyorum. Herhangi bir kamu hizmeti verirken kendi memurunu korumayan, bu konuda herhangi bir cümle sarfetmeyen bir kurum için daha fazla söyleyecek sözüm yoktur.”

Ne diyelim Hürkal Hocam “Sağlık Olsun.”


Hayati tehlikeyi atlatıp yeniden aramıza döndün ya! “Sağlık Olsun.”


Bağlı olduğun kuruluş Türk Tabipleri Birliği’ni neredeyse terör örgütü ilan eden, kapatılmasını talep eden bir iktidarımız var, “Sağlık Olsun.”


Hastane sahibinden Sağlık Bakanı, Özel okul sahibinden Milli Eğitim Bakanı, Otel sahibinden Turizm Bakanı olursa, Tübitak gibi bilim ve teknoloji kurumunun başına veteriner getirilmişse bu ülkede doktorlara da saldırırlar, gazetecileri de öldürürler, akademisyenleri, yazarları, sendikacıları, siyasetçileri de cezaevlerinde rehin tutarlar.


Hayvanları koruma yasası adı altında bir katliam yasası çıkaran vekiller üstüne üstlük çok iyi bir iş yapmışçasına gülerek hatıra fotoğrafı da çektirirler.


Açlığın, yokluğun, yoksulluk ve yolsuzluğun dayanılmaz boyutlara ulaştığı ülkemizde ormanlarımız yanıyor, kıyılarımız parsel parsel satılıyor, koylarımız yağma ediliyor, arkeolojik sit alanlarına özel yasalarla lüks oteller yapılıyorsa;


Milletvekili Can Atalay Anayasa Mahkemesinin kesin kararına rağmen hapiste yatıyor, doktorlar dövülmüş çok mu!


Bu kadar çok haksız, hukuksuz uygulama gözümüzün önünde pervasızca, acımasızca uygulanırken,
Bizlere de oturup yazmak düşüyor.

“Sağlık Olsun.”


AYHAN ONGUN(Gazeteci-Yazar) 12.08.2024/BODRUM

Ek Fotoğraflar
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.