Basın Özgürlüğü ve Eleştiri Dengesi Üzerine Menteşe Örneği Üzerinden Bir İrdeleme

Meslektaşımız aynı zamanda Muğla Gazeteciler Cemiyeti (MGC) Başkanı Süleyman Akbulut tarafından tarafından gündeme getirilen Menteşe Belediyesi'ne yönelik bir eleştiri sonrası aldığı tepki...

Köşe Yazıları Yayın: 17 November 2025 - Monday - Güncelleme: 17.11.2025 21:01:00
Editör -
Okuma Süresi: 5 dk.
149 okunma
Google News

Meslektaşımız aynı zamanda Muğla Gazeteciler Cemiyeti (MGC)  Başkanı Süleyman Akbulut tarafından tarafından gündeme getirilen Menteşe Belediyesi'ne yönelik bir eleştiri sonrası aldığı tepki, yerel yönetimler ve basın arasındaki hassas ilişkiyi bir kez daha gözler önüne serdi.

Bir gazetecinin, kamusal alanda görev yapan bir kurumu, paylaştığı bir fotoğraf üzerinden eleştirme hakkı, demokrasinin ve dolayısıyla basın özgürlüğünün temel direğidir.


Gazeteci Süleyman Akbulut'un, Menteşe Belediyesi'ni ilgilendiren bir konuda görüş belirtmesi, onun mesleğinin gereği olan kamuyu bilgilendirme ve denetleme misyonunun bir parçasıdır. Fotoğraf veya metin yoluyla yapılan bu eleştiriye karşılık, belediye yetkilileri tarafından bir "eleştiri" veya "kınama" ile yanıt verilmesi, ifade özgürlüğü sınırları içinde değerlendirilebilir. Ancak, bu tepkinin gazeteciyi susturmaya yönelik bir baskı unsuru haline gelmesi veya kurumsal gücün kullanılarak meslektaşımızın hedef gösterilmesi, kabul edilemez bir durumdur.


Basın özgürlüğü, sadece iktidara değil, yerel yönetimler de dahil olmak üzere kamu gücünü kullanan her otoriteye karşı gazetecinin kalkanıdır. Eğer bir gazeteci, halkın parasını yöneten bir kurumun faaliyetlerini dürüstçe eleştirdiği için hedef alınıyorsa, burada sadece o gazetecinin değil, tüm kamuoyunun bilgi alma hakkı zedelenmektedir. MGC'nin bu konudaki tavrı, basın meslek örgütlerinin, üyelerinin haklarını koruma ve özgür haberciliği savunma sorumluluğunu göstermesi açısından kritik öneme sahiptir.


Yerel yönetimler bağlamında bu olay, daha geniş bir siyasi perspektiften de değerlendirilmelidir. Ana muhalefet partisine (CHP) mensup belediyelerin, merkezi iktidarı (AK Parti) sürekli olarak "basın üzerinde baskı" ve "sansür" uygulamakla eleştirdiği bir gerçektir. Bu eleştiriler, iktidar partisinin basına yönelik tavırlarının eleştirilmesinde haklı gerekçelere dayanabilir.


Ancak, bu belediyelerin bizzat kendileri, kendi sınırları içindeki bir gazetecinin haklı veya haksız eleştirisine karşı cezalandırıcı bir tutum sergilediğinde, savundukları "basın özgürlüğü" söylemi havada kalmaya mahkum olur.


İktidarı sansürle suçlarken, kendilerinin eleştiriye tahammülsüzlük göstermesi, siyasi etik ve inandırıcılık açısından büyük bir çelişki yaratır.


Merkezi yönetime karşı savunulan haklar, yerel yönetimler söz konusu olduğunda göz ardı edilirse, bu durum "güç kimdeyse, baskı oradadır" algısını pekiştirir.


Bir belediyenin, eleştiri yapan bir gazeteciye karşı uyguladığı "cezalandırıcı işlemler" (örneğin, kurumsal ambargo, ilan kesme tehdidi vb.), genellikle merkezi iktidarın uyguladığı daha kapsamlı baskılar karşısında gölgede kalır ve siyasi rüzgârı arkasına alamaz. Bu tür yerel eylemler, daha çok kişisel bir hırs ya da eleştiriye tahammülsüzlük olarak algılanır, bu nedenle geniş kamuoyu ve medya nezdinde meşruiyet zemini bulmakta zorlanır ve hızla buharlaşır.


Özetle, bir partinin basın özgürlüğünü savunması, kendi yönettiği kurumlara yönelik eleştirilere de azami hoşgörü ve şeffaflıkla yaklaşmasını gerektirir. Aksi takdirde, eleştiriye kapalı her davranış, ister merkezi ister yerel olsun, demokrasiye gölge düşüren bir eylem olarak tarihe geçer. Menteşe Belediyesi örneği, yerel yöneticilere, iktidarın eleştirisine alışkın olmanın ötesinde, kendilerinin de eleştiriye açık olma zorunluluğunu hatırlatan önemli bir ders olmuştur.


Basın özgürlüğü, bir paket anlaşmadır; ya herkes için vardır, ya da hiç kimse için. Eğer yerel yönetimler, kendi haklı eleştirilerindeki inandırıcılığı korumak istiyorlarsa, kendilerine yöneltilen eleştirilere karşı da saygılı, demokratik ve yapıcı olmak zorundadırlar. Gazeteci Süleyman Akbulut'un yaşadığı durum, Menteşe Belediyesi'nin sadece bir gazeteci ile değil, basın özgürlüğü ilkesi ile de karşı karşıya olduğunu gösteren bir turnusol kâğıdıdır.


İktidarın baskısını eleştirenler, kendileri iktidar koltuğuna oturduğunda aynı hataları yaparsa, sadece o gazetecinin değil, kendi ilkelerinin de itibarını zedelemekten öteye gidemezler.

Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.