30 Ekim 2025 - Perşembe

Halkın Sözü Sandığa Taşınmalı mı?

Bodrum, merkezi hükümet ve yerel yönetimlerin peş peşe açıkladığı devasa projelerle adeta bir şantiye görünümüne bürünüyor.

Yazar - Ali PELTEK
Okuma Süresi: 4 dk.
49 okunma
Ali PELTEK

Ali PELTEK

alipeltek@hotmail.com -
Google News

Bodrum, merkezi hükümet ve yerel yönetimlerin peş peşe açıkladığı devasa projelerle adeta bir şantiye görünümüne bürünüyor. Turizmin, doğanın ve yaşam kalitesinin kalbi olan bu yarımadada, her yeni proje beraberinde "Bodrumlunun bu kararlardaki payı ne?" sorusunu getiriyor akıllara. Söz konusu projelerin, katılımcı demokrasinin hayata geçirilmesi adına referanduma sunulması gerekliliği, kentin siyaset vicdanında yerini almalıdır artık.

Referandum: Hukuki Zorunluluk mu, Ahlaki Sorumluluk mu?

Türkiye'deki mevcut mevzuat incelendiğinde, yerel yönetimlerin (belediyeler) imar planı değişiklikleri ve büyük ölçekli yatırım kararları için genel bir referandum zorunluluğu bulunmamaktadır. Kararlar genellikle belediye meclisleri aracılığıyla alınır. Ancak, 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun bazı maddeleri ve Türkiye'nin de imzaladığı Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'nın 5. maddesi, "yerel yönetimlerin sınırlarında değişiklik yapılırken, mevzuatın elverdiği durumlarda ve mümkünse bir referandum yoluyla ilgili yerel topluluklara önceden danışılmasını" öngörür.

Bu yasal çerçeve, büyük projelerin referanduma sunulmasını hukuki bir zorunluluktan ziyade, yerel yöneticilerin inisiyatifinde olan bir katılımcılık pratiği olarak konumlandırır. Bodrum Belediyesi'nin geçmişte bazı mahalle düzeyinde "mini referandumlar" yaparak, halkın öncelikli hizmet beklentilerini (pazaryeri, otopark, kreş vb.) belirleme yoluna gitmesi, bu inisiyatifin yerel ölçekte kullanılabildiğinin önemli bir göstergesiydi aslında.

Katılımcı Demokrasi ve 'Bodrum Ruhu'

Bodrum'da tartışılan merkezi ve yerel projeler (altyapı, marina, kentsel dönüşüm, büyük turizm yatırımları vb.) ise sadece bir hizmetin önceliğini belirlemekten öte, kentin kimliğini, ekolojik dengesini ve gelecekteki demografik/sosyal yapısını kökten değiştirecek niteliktedir. Merkezi hükümetin Külliye projesii, Muğla Büyükşehir'in Desalinasyon projesi, Mandalinci'nin Aya Nikola Kilise projesi birer örnek bunlara.

Katılımcı demokrasinin özü, yalnızca seçilmiş temsilciler aracılığıyla değil, kararlardan doğrudan etkilenen vatandaşların da sürece dahil olmasıdır. Özellikle Bodrum gibi hassas ekolojik dengeye ve yoğun bir turizm ekonomisine sahip yerlerde, "yönetişim" anlayışı, teknik ve siyasi kararların ötesinde ahlaki bir sorumluluğu da beraberinde getirmelidir.

Projelerin Etkisi: Hava, su, trafik, nüfus yoğunluğu gibi yaşamı doğrudan etkileyen konularda geri dönülmez etkileri olacak projeler, sadece imza ile onaylanmamalıdır.

Şeffaflık ve Hesap Verebilirlik: Proje detaylarının ve çevresel etki değerlendirmelerinin (ÇED) sadece teknik raporlar olarak kalmayıp, halkın anlayacağı dilde, kapsamlı bir şekilde tartışılabileceği platformlar oluşturulmalıdır.

Halkın Söz Hakkı: Yüksek sesle dile getirilen itirazlar ve endişeler, sadece "kanaat" olarak değil, yasal bir karara dönüştürülecek mekanizmalar (referandum/halk oylaması) ile ciddiye alınmalıdır.

Sandık Bir Araç, Amaç Ortak Akıl

Bodrum'daki ardı ardına gelen projeler furyası, bize katılımcı demokrasinin sadece bir slogan olmadığını, uygulamada karşılığı olması gereken bir yönetim ilkesi olduğunu hatırlatıyor. Referandum, elbette her konuda başvurulacak bir çözüm değildir; ancak kentin geleceğini tayin edecek, "Bodrum Ruhu" üzerinde kalıcı etkiler bırakacak mega projeler için, halkın doğrudan görüşünü almak, hem yönetimin meşruiyetini güçlendirir hem de kararlara olan toplumsal sahiplenmeyi artırır.

Referandumun zorunlu olup olmadığı hukuki bir tartışma olsa da, katılımcı demokrasiyi hayata geçirmek için "gereklilik", özlem duyduğumuz felsefi ve ahlaki bir karardır. Bodrum'un geleceği, tek bir makamın masasında değil, tüm Bodrumluların ortak aklında ve vicdanında şekillenmelidir.

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları