23 Aralık 2024 - Pazartesi

Kalabalık Yalnızlık!

Sıkıntılarla, acılarla dolu bir yılı daha geride bıraktık. 2024 yılının en önemli olayları nelerdi diye internette bir araştırma yaparken fark ettim, 2024’ e damga vuran kavram “kalabalık yalnızlık” imiş.

Yazar - Ayhan ONGUN
Okuma Süresi: 5 dk.
10 okunma
Ayhan ONGUN

Ayhan ONGUN

ayhanongun@gmail.com -
Google News

Sıkıntılarla, acılarla dolu bir yılı daha geride bıraktık.

2024 yılının en önemli olayları nelerdi diye internette bir araştırma yaparken fark ettim, 2024’ e damga vuran kavram “kalabalık yalnızlık” imiş.

Türk Dil Kurumunun, Ankara Üniversitesi iş birliğiyle kurumun internet sitesi üzerinden gerçekleştirdiği, yaklaşık 1 milyon kişinin katıldığı oylama sonucunda kalabalık yalnızlık kavramı 2024 yılının insanlar arasında en çok hissedilen duygusu olduğunu ortaya koydu.

Oylamaya değer bulunan diğer kelimeler “algoritma, merhamet, yabancılaşma, yozlaşma, yapay zeka ve dijital yorgunluk”

Bu kavramlar içinde beni en çok rahatsız eden aslında dijital yorgunluk.

Küresel yaşamın en belirgin özelliği olan dijital teknoloji öylesine girdi ki hayatımıza, günümüzün büyük bölümüne hakim oldu neredeyse.

Farkında olmadan dijital teknolojinin esiri olduk ve çok hızlı gelişen, değişen bu yaşam tarzı bedenimizi de beynimizi de tahmin edemeyeceğimiz ölçüde yoruyor.

Yabancılaşma olgusu egemen güçler tarafından bilinçli olarak genlerimize işlendiği gibi başka insanlara, eşyalara, doğaya, çevreye olduğundan çok giderek kendimize yabancılaşmaya başladık.

Merhamet duygusu da küresel dünyada giderek yok olmaya başladı.

Oysa insan olmanın en temel ve belirleyici özelliklerinden biri olması gereken merhamet ve vicdan duygularını yitireli epey zaman oldu ne yazık ki!

Yapay zeka için çok fazla söyleyecek sözüm yok, bizim kuşağın anlayabileceği, çözebileceği bir kavram olmaktan oldukça uzak.

Neyin gerçek, neyin sahte olduğunu, nelerin gerçek olgular, nelerin algı yanılsaması olduğunu ayırt edemeyeceğimiz zamanlar bekliyor bizleri.

Algoritma ise tüm bu kavramların ötesinde çok daha karmaşık bir kavram.

Belli bir problemi çözmek veya belli bir amaca ulaşmak için tasarlanan yol diye tanımlayacağımız algoritma, özellikle siyasal yaşamda ve uluslararası ilişkilerde çok kullanılmaya başlandı.

Bu genel değerlendirmeden sonra gelelim asıl konumuza

KALABALIK YALNIZLIK

Açlık, yokluk, yoksulluk, baskı, zulüm gibi kavramların bizleri bunalttığı, nefes almakta zorlandığımız şu zorlu günlerde çoğumuz kendimizi çaresiz, umutsuz, yorgun ve de yalnız hissederiz.

Üstelik de nüfusun neredeyse yüzde 95’inin kentlerde yaşadığı ülkemizde insanın bu kalabalıklar içerisinde kendisini yalnız hissetmesi ne ürkütücü bir duygudur.

“Kalabalıklar arttıkça, artmaktadır yalnızlıklar. İnsan bir ölümü istemez, bir de ondan beter bir yalnızlığı. Ama ikisi de muhakkak gelir başına bir yaşama sırasında.”

“Yalnızlaşma, modern dünyanın yönetilenlere ve uyumlulara sunduğu bir düşünme alışkanlığıdır.”

İnsanlık tarihi boyunca insanlar hep yalnızlıktan yakınmışlardır.

Onca servetin ve onun sağladığı güç ve ihtişamın içerisinde kendini yalnız hissedenler.

Yalnız, çaresiz ve mutsuz olduğunu hissettiğinde kendini kalabalıkların içine salanlar.

Ünlü yazar Charle Dickens’in dediği gibi; “Onca kalabalığa rağmen, bu nasıl bir yalnızlık!”

Öte yandan bir dağ başında, yaylada, kuş uçmaz, kervan geçmez bir köyde sürüleri otlatan çoban kendini bu denli yalnız, çaresiz ve mutsuz hissetmiyordur.

Toplumsal yalnızlığı, sosyal yalnızlığı, kültürel yalnızlığı, psikolojik yalnızlığı bilirdik de bu kalabalık yalnızlık ne menem bir şey ki, bizleri böylesine esir almış.

Peki çözüm nedir derseniz; bence alışkanlık haline getirmeden kalabalığın içinde kendinden farklı insanlar arasında bulunmak yerine kendini soyutlamayı seçmek denenebilir.

Sevilmeyen insanlar olup sahte davranışlar sergilemektense kendi halinde huzuru yakalamak bir çözüm olabilir.

Ekonominin dibe vurduğu, açlığın, işsizliğin, yolsuzluğun ve en önemlisi hukuksuzluğun egemen olduğu 2024 yılını yaşadık.

Kadınlara ve çocuklara yönelik taciz, şiddet, cinayet ve istismarların artarak sürdüğü ülkemizde, stres ve korku yaşamımızın ayrılmaz parçası haline geldiler.

Bizi korkularımızla, çaresizliğimizi kullanarak, algı operasyonlarıyla yönetenlerin baskı ve yıldırmalarına karşın tek sığınacağımız yer örgütlü yaşam tarzı olmalıdır.

Örgütlü toplumlarda insanlar her zaman kendilerine sığınacak bir yer, her türlü dertlerini, sorunlarını paylaşabileceği dostlar bulabilir.

Kalabalık yalnızlık yerine tercihimiz nitelikli birliktelikler, örgütlü topluluklar olmalıdır.

Yılbaşı etkinliklerinin bile yasaklandığı, muhalif düşüncenin ve düşünenlerin baskılandığı bir ülkede kendini yalnız hissetmemenin yolu örgütlü yaşamdan geçer.

AYHAN ONGUN

(Gazeteci-Yazar) 23.12.2024/BODRUM

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları