Polemikli Günlerin Kılçıksız Genelgesi

“Ulusal Polemik” günlerinin dışında kalmıyoruz artık. “Yerel Polemik” günlerimiz de var; toplumsal uzlaşının temel argümanı “tartışma kültürünü” gölgede bırakan.

Geçtiğimiz Belediye Meclis Oturumu günü, Bodrum Doğal Gazı polemiği gündeme damgasını vurdu. “Bodrum’a Doğal Gaz Müjdesi” manşeti ile, kamuoyu konudan haberdar oldu. Bodrum-Doğal Gaz gerekliliği yerelde tartışılmaya, fikirler ve görüşler gelmeye başlamışken; iktidarın yerel kanadından “Anlaşılan O Ki! Doğalgazı Ahmet Aras Kendisi Getirecek” açıklaması geldi. “Bakanlığın Yeni Yatırımı ve Projesi”, “Bakanlığın Müjdeden Haberi Yok” başlıkları ile iki üç gündür gündemimizde.

Önceki hafta, merkezden yereli ilgilendiren bir genelge yayınlandı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, iskeleler ile ilgili yeni bir düzenleme yapmış. “Baba Polemik” konusu diyorum ben buna. Kıyı işgallerinin en göze batar enstrümanı, “iskeleler” kanun çerçevesinde ele alınacak gayrı. “Önceden kanunsuz muydu?” diye soranınız olursa, “kanunluydu da”, bizim sermayeye kanun indinde yasak koy, “otur seyret” cinsinden kanunluydu. Oturup seyretmeyenlerin kaç kere haberini yaptım, hatırlamıyorum.

Bodrum’da bulunan Çevre Gönüllüleri, Kent Konseyi gibi oluşumlarca, Küdür, Tilkicik Koyu, Adalıyalı, Alakışla, Adaboğazı, Çökertme-Mazı, Kisebükü gibi ilk akla gelen yerlerde, içinde iskelelerin de bulunduğu konularda kamuoyu farkındalığı yerini buldu bir anlamda.

Kıyı-Kenar, işgal, iskele ile ilgili yaptığımız haberlerin yanı sıra, alanında uzman ve görevde bulunan iki profesör hocamızın katılımcı olduğu “Turgutreis Sahil Güvenlik Limanı” ile ilgili bir panel düzenlemiştik. Çevre duyarlılığı ile ilintili olarak, devasa bir Askeri Limanın, turizm bölgesinin tam ortasında oluşundan kaynaklı etkilerini konuşmuştuk. Dolayısıyla, iskele, liman, kıyı yapılanmaları hususunda, yaptığımız araştırmalar, edindiğimiz bilgilerle, bir donanımımız olduğu söylenilebilir . O zaman da vardı kıyıları koruyan, inşa faaliyetlerini kontrol eden kanun. Neyin zamanlaması diye düşünüyorum, açıklanan genelge hakkında.

Kapitalizmin çocuğu sermayenin, partisi yoktur, bilirsiniz. İktidara meftundur, sermaye. O zaman da siyasi ve kurumsal desteği edinip, kazanç doğrultusunda; doğayı, kanunu, geleceği hiçe sayan adımlar atardı, şimdiden sonra da öyle olması için gardını almıştır.

Açıklanan genelgede öyle bir madde var ki; “mevcut kullanım izni olan iskelelere 2030’a kadar süre” diye… Sizin de ilk aklınıza gelen, kılıfına uydurulmuş kullanım izni alan işletmelerin iskelelerinin 2030 yılına kadar dokunulmaz oluşu olasılığı mıdır bilmem. Ama ben böyle olabilme ihtimalini yüksek buluyorum.

Üzerinde, “aman ayağın taşa değmesin” duası olan sermaye grupları, kumsalda iskelesini dokunulmaz kılar, kapital gücü veya bağlantısı zayıf işletmelerin iskelesine ufaktan şöyle bir dokunulur ! diye, karamsar bir tabloya fırça vurmak istemem..

Umarım polemiklere gebe bir genelge olmaz. Zira, genelgenin “Rekreatif amaçlı iskele teklif başvurusu genelgede belirtilen bilgi ve belgelerle Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne yapılacak. Yer seçimi ve diğer hususlar Çevre ve Şehircilik İl Müdürlükleri başkanlığında; Ulaştırma Bölge Müdürlüğü, Liman Başkanlığı, İl/İlçe Milli Emlak Müdürlüğü, İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, İlgili Büyükşehir Belediyesi/İlçe Belediyesi temsilcilerinden oluşan bir komisyonca belirlenecek. Ruhsatsız, ruhsat ve eklerine aykırı yapılmış, yapım amacına aykırı kullanılan iskeleler de Kıyı Kanunu gereğince yıkılacak”, içerikli maddesi, gayet katılımcı esaslı ve iş görür gibime geldi.

Umudumu eksik kılan şey -konu ile alakalı olmasa da-, yine bir genelge ile “kamusal alanda erişilebilirlik hakkının” garantörlüğü 2006 yılında atılan imza ile inşa edilmesine rağmen, bugün halen Bodrum Kaymakamlığı asansörünün arızalı oluşu.

Yoksa biz bilmiyor muyuz, genelgenin kanun oluşunu..