Narin’e Nasıl Kıydınız ?
20 gündür yalnızca ülkemizde değil tüm dünyada insanların yoğun ilgisiyle karşılaşan bir acı olay yaşıyoruz.Daha henüz sekiz yaşında, güzel mi güzel, hüzün yüzlü, üzüm gözlü Narin kız aile içi bir cinayetin sonunda aramızdan ayrıldı.
Ayhan ONGUN
ayhanongun@gmail.com -20 gündür yalnızca ülkemizde değil tüm dünyada insanların yoğun ilgisiyle karşılaşan bir acı olay yaşıyoruz.Daha henüz sekiz yaşında, güzel mi güzel, hüzün yüzlü, üzüm gözlü Narin kız aile içi bir cinayetin sonunda aramızdan ayrıldı.
İddia o dur ki, amcası olan canavar ve ona yardım edenler tarafından henüz nedeni net olarak açıklanmayan gerekçelerle öldürüldü.
Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik, sosyal bunalımın bir sonucu olarak bu tür şiddet, taciz ve tecavüz olayları her geçen gün daha çok artmaya başladı.
Ancak fotoğraflarına bile yansıyan masumiyetine, saflığına, güzelliğine nasıl kıyılır Narin Kızın?
Nasıl bu kadar acımasız olabilir insanlar, üstelik en yakınlarına karşı?
Aile içi çarpık ilişkiler ve beraberinde yaşanılan şiddet olayları niye bu boyutlara geldi?
Toplum olarak içine düştüğümüz bu ahlaki çöküşün nedenleri nedir?
Asıl üzerinde durulması gerekenler sanıyorum bunlar olsa gerek.
Herkesin tahmin ettiği kimi gerçeklerin üzerinin örtülmeye çalışıldığı, kamuoyuna yeterince bilgi verilmediği de iddialar arasında.
İlk başlarda abisi üzerine çekilmeye çalışılan kuşkular daha sonra çelişkili ifadeler sonunda tüm aile ve hatta köylülere yöneldi.
Narin’in cenazesinde konuşan imamın sözleri aslında içinde bulunduğumuz toplumsal yapıyı en açık biçimde izah eder nitelikteydi.
“Allah’a nasıl hesap vereceğiz? Vicdanımızı, insanlığımızı yeniden gözden geçirmemiz gerekiyor. Sözün bittiği yerdeyiz.”
Gerçekten sözün bittiği yerdeyiz.
Aile kurumunu koruma adına gösterilen hassasiyetleri anlamak mümkün ancak cevabı alınamayan kimi sorular vicdanlarımızda derin yaralar açıyor.
Şimdi şunu sormak gerekmez mi?
Narin Kızımızı kimler ve hangi gerekçelerle öldürdü?
Narin’in amcası olarak bilinen Salim Güran’ın tutuklanma gerekçesinde “öldürme kastiyle alıkoymak konusunda kuvvetli şüphe” deniyor.
Soruşturmanın gizliliği gerekçe gösterilerek bazı konuların açıklanmamasını anlıyoruz. AKP Milletvekili Ensarioğlu’da bunu itiraf etti.”Bizlerin bazen bilmediği bazen de bilip söylememiz gereken şeyler var. Aileyle benim 40 yıllık dostluğum var. Ailenin hemen hemen tüm bireylerini tanırız. Hizbullahçı olduğunu söyleyenler var ancak aile Refah Partisi geleneğinden gelen bir aile. Şu an Ak Parti İlçe yönetiminde olan bir yeğenleri de var.”
Cenazesi defnedilen Narin’le ilgili tüm gerçekler otopsi raporu ve İstanbul Adli Tıp Kurumundan gelecek raporlar sonucundan kesinlik kazanacak.
Bir kişi düşünün köyde muhtar seçilecek kadar etkisi ve siyasi ilişkileri var. Kuran kursu ve kimi cemaatlere yakın, namazında niyazında. Ama bir yandan da faizcilik yaptığı ve gayrı meşru ilişkileri olduğu iddiaları var.
Sorgulamasında sorulan bir soru çok daha ilginç ve çarpıcı.
Hakim Salim Güran’a “Narin senin kızın mıydı? Diye soruyor.
Son gelişmelerden, itirafçıların ifadelerinden sonra Narin’in ölümünde amcasının yer aldığı kuvvetle muhtemel ancak asıl ortaya çıkarılması gereken öldürme nedeni.
Aile içi ensest ilişkilerin en çok da bu tür kapalı toplumlarda görüldüğü gerçeği bir yana bu cinayette amcanın yalnız olmadığı da belli.
Şimdi bir dolu senaryolara inanmamız bekleniyor.
İtirafçı tanığın öyle 200 bin lira para için böyle bir suça ortak olmayacağı ortada.
Hem ekonomik koşulları gereği hem de hayatın olağan akışına ters bu iddiaya kim inanır?
Keza Narin’in cansız bedeninin bulunduğu bölge defalarca profesyonel ekiplerle de aranmışken bulunamaması da hepimizin kafasında oluşan soru işaretleri!
Kuşkusuz kamuoyunun çok yoğun ilgi ve tepkisi sonucu mutlaka gerçekler ortaya çıkacak ve suçlular cezalandırılacaktır.
Peki bu yeterli mi?
Toplumda oluşan bu çürüme, eğitim sistemimizde sıkça yapılan anlamsız değişiklikler, halkın devletine ve hukuka güvensizliği devam ettikçe daha nice Narin’lere yazık olacak.
Kimileri aile içi şiddet, taciz, tecavüz ve cinayetlere kurban olacak kimileri de egemen güçlerin istediği kadın tipine uygun sosyal yaşamın dışına itilecek.
Bir ülke düşünün; kızların, kadınların başarısından rahatsız olanlar tarafından yönetiliyor.
Kendi olanaklarıyla öne çıkanlar da her fırsatta hakaret, baskı ve itibarsızlaştırılmaya çalışılıyor.Bir sokak röportajında yaptığı eleştiriler nedeniyle cezaevine atılanlara inat, 40 yıl ceza istenen Dilan Polat’ın ardından eşi Engin Polat da kısa bir tutukluluk ardından serbest bırakılıyor.
İmamın söylediği gibi gerçekten “Sözün bittiği yerdeyiz.”
AYHAN ONGUN( Gazeteci-Yazar) 9.09.2024/BODRUM